
Türkçe: Denizin Kalbinde Seferin İzinde | Pasaj 1: Odessa
- Sinan Aycı
- Jan 12, 2024
- 3 min read
Updated: Jan 21, 2024

Babam Sinan Aycı. Yıllarını kaptanlık mesleğine verdi. Bütün herkes onun serüvenlerini hep merak etti ve işte o beklenen gün geldi. Attığı seferlerden birini Yazıyor...'a anlattı.
2 pasajda okuyacağımız bu seferin her bir bölümü sizi birbirinden farklı maceralara sürükleyecek. Kendinizi adeta bir simülasyonda hissedeceksiniz.
Evet babacım kalem sende, pruvamız neta olsun!
Kulaklığınızdaki şarkı La Mer // Charles Tranet olsun....
Merhaba sevgili okurlar welcome on board! Pasajların ilkiyle başlıyoruz. Mürettebat tamamsa demir alma vakti geldi.
Hadi şimdi sizlerle bir sefere çıkalım. Ukrayna’nın Odessa limanından yükleyip Sicilya’nın Catania limanına tahliye edeceğiz. Toplam 11 gün seyrimiz olacak. Hazır mısınız?
İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e çıkıp rotamızı Odessa'ya çevirdiğimizde, ocak ayında olmamıza rağmen hava güzel ve deniz sakin.
Personel, makine dairesi ve güverte üzerinde günlük işlerini sürdürüyor.
Şu anda ben de köprü üstünde bir süvari kaptan olarak işimin başındayım.
Burası köprü üstü, geminin idare edildiği yer ve seyir (navigasyon) cihazları, geminin beyni adeta.
Bir fincan çay alıp koltuğuma oturdum. Önümüz açık deniz.
Hayatımı gözden geçirip hatalarımla sevaplarımla yüzleşip, her şeyi düşündüğüm an tam da bu andır işte.
Bir hiçliğin ortasında yalnız, dingin. Eşimin, kızlarımın hatta kedilerimin yüzleri, mavi denizin üzerinde uçuşup duruyor.
Şimdiden özledim…
Geminin aşçısına akşam yemeği için mangalı hazırlamasını söyledim. Tüm personelin katılmasını istedim Aslında kendim için istiyordum. Aşçı sadece mangalı hazırlayacak, mangalı kendim yapacağım! En büyük hobim, kafamı dağıtan yegane etkinlik diyebilirim.
İstanbul Boğazı'ndan çıktıktan 38 saat sonra Odessa’ya yanaştık.
Gümrük kontrollerinden sonra eğlenmek için kendimi şehre attım. Yükleme işini 2. ve 3. kaptanlarım yapacaklar. Hemen kendime 5 yıldızlı bir otel buldum.
E bu da kaptan olmanın iyi tarafı diyebilir miyiz? :)
Yüklemenin üçüncü günü sona erdiğinde, gemiye döndüm. Yük evrakları kontrolü, gümrük ve göçmenlik işlemleri tamamlandığında saat sabah 04:30 civarındaydı.
Bir saat sonra pilot geldi ve hareket ettik. Biraz etrafı seyretmek iyi gelebilir, derin nefesler almaya başlayabilirsiniz:
Mesleğimizde mesai saati olmaz; 24 saat çalışmaya hazır olmak zorundayız.
2. ve 3. Kaptanı dinlemeleri için gönderip vardiyayı ben aldım.
Sabah, hava biraz serinlemişti.
Bizim 'swell' dediğimiz ölü denizlerde, gemiyi ağır yalpaya düşüren tatlı ama yüksek dalgalar vardır. İnsanı canından bezdirir, masada bardak ve tabak durmaz, kendinizi sarhoş gibi hissedersiniz. Hiçbir denizci, denizin bu halini sevmez. Gemiyi beşik gibi sallar:
Bir buçuk günün sonunda, karşımdaki manzara içimi sonsuz bir huzur, ama bir o kadar da üzüntü ve anne özlemiyle doldurdu.
Yıllarca bu hep böyle oldu, sevgili okurlar.
Karadeniz’den İstanbul Boğazı'na girişteki Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan ilk köprünün Anadolu ayağında annemin mezarı var.
Anneme dua etmeden geçmem bu köprünün altından. Annemi kaybettiğimde ben yine seferdeydim.
Böyledir bu meslek... Doğumlara, düğünlere ve ölümlere yetişmek her zaman zordur.
Akşam İstanbul’a vardığımızda ilk görüntümüz bu olur.
Boğaza girdiğimiz andan itibaren hatıralar, anılar benim için başka bir duyguya evrilir çünkü ben Beykozluyum ve boğazın sularında yüzdüm, balık tuttum ve sahillerinde yürüdüm.
Şehirlerin kraliçesi bir başka güzeldir. İnanılmaz seslere ve renklere sahiptir. Aşıklar şehridir ve her anı başka güzeldir. Bilirsiniz nice şairlere ilham olmuştur. Seferde bunları düşünecek ve derinden hissedecek çok vaktiniz oluyor.
Sabahın ilk ışıklarıyla kumanya, yakıt ve su ikmali için Kumkapı demir sahasına demirledik.
Öğle saatlerinde ikmallerimiz bitti ve Çanakkale’ye doğru hareket ettik.
Çanakkale 105 mil mesafede ve Marmara Denizi'ni geçip gece yarısı Gelibolu Çanakkale Boğazı'na geldik.
Gece seyirleri zordur! Boğaz, nehir ve dar kanallarda hep diken üzerinde oluruz biz kaptanlar. Bütün gemi personeli ayaktadır.
Boğaza girişimiz yoğunluktan dolayı öğle saatleri oldu.
Egeye çıkacağımız o anda o muhteşem Çanakkale Zaferi şehitlik anıtıyla Türkiye'ye veda ettik ve Egeye açıldık. Gemi düdüğüyle selamladık şehitlerimizi. Atamın ve tüm şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Sefer henüz başlamıştı ki 2. kaptanın acı çığlıklarını duyduk, tüm vücudumu tarifsiz bir korku sardı. Açık denizdeyiz, her şey olabilirdi!..
Devamı haftaya iremyaziyor.com'da...
Comentários