top of page

Siber Zorbalık: "Çağın Plato Yapmayan Salgını"​


Etrafımızda bizimle birlikte yaşayan -ama olayın doğası gereği ilk önce sessiz kalıp içe dönme refleksini aktifleştirdiği için duyamadığımız, çoğu zaman bilemediğimiz- en yaralayıcı zorbalık çeşitlerinden biri olan Siber zorbalık hakkında biraz konuşmakta fayda görüyorum.


Dijital platformlarda iletişimin çift yönlü sisteme geçişiyle birlikte kapıları açılan yorum ve ifade hürriyetinin faydaları saymakla bitmez. Fakat bu faydaların yanında, yediden yetmişe internette paylaşım yapan, her yaştan insanın enfekte olabildiği, plato yapmayan -yani duraksayıp aşağı yönde ivme izlemeyen- bir salgına yol açtığı da madalyonun öbür yüzü olarak karşımıza çıkıyor.


Dijital çağın en büyük psikososyal açıklarından biri olan sanal veya siber zorbalık adı verilen sosyal linç türünü konu alarak, örnek vakalarla durumun geldiği noktayı biraz konuşalım isterim. 


Öncelikle siber zorbalık nedir ve kimlere siber zorba denir kısaca özetlemek gerekirse; teknolojik imkanlar kullanılarak başka bir kişiyi taciz etmektehdit etmekutandırmak veya hedef almak siber zorbalığın en temel tanımı olarak karşımıza çıkıyor. Herhangi bir kişiyi online platformlar üzerinden tehdit eden; kabasaldırganutanç vericiincitici görsel veya metinsel mesajlar gönderen kişiler siber zorba olarak adlandırılıyor.


Aslında bu tür bir zorbalıkla birini taciz etmek, diğer zorbalık eylemlerinden daha kolaydır diyebiliriz çünkü zorbanın, hedefindeki kişiyle şahsen yüzleşmesi gerekmiyor. Bu da yüz yüze iletişim esnasından çok daha sert ve şiddetli saldırılarla kişiyi istismarı mümkün kılıyor.


Hangi Kitleler Daha Yoğun Yaşıyor?

Ayrıcalıklı durumlara sahip ve/veya yetişkinlik öncesi dönemdeki insanlar bu etkiyi daha yoğun yaşayabiliyor diyebilir miyiz, ne dersiniz?

Örneğin Lizzie Velásquez'e televizyonda veya sosyal medyada rastlamış olabileceğinizi düşünüyorum. Özellikle bu vakayı seçtim çünkü ben Lizzie'nin başına gelen olayın türümüzün zorbalıkta gelebileceği son noktayı ve tehlikenin boyutunu bize en iyi ifade eden uluslararası örneklerden biri olduğunu düşünüyorum. 


Sizin de rast geldiğiniz case örnekleri varsa gönderi altındaki yorumlarda buluşabiliriz.


Lizzie Velásquez

Ben bir kaç yıl önce Lizzie'yi -ismini duymadan önce- yüzünün göründüğü bir "EN'ler" videosunda görmüştüm. Videonun altında çokça Türkçe yorum da vardı maalesef. Bu video o zaman beni çok rahatsız etmişti ve perdenin arkasında neler olduğunu merak edip biraz araştırmıştım. Paylaşmak istiyorum:


Öncelikle empati şapkamızı takalım... Şimdi, çocukluk döneminden beri süregelen bir hastalık sebebiyle hayatınız boyunca 29 kilonun üzerine çıkamayan ve doğum sırası komplikasyonlar sebebiyle tek gözünü kaybeden bir genç olduğunuzu düşünün.


Siz bir şekilde hayatınıza devam ederken bir gün biri YouTube'a sizin görüntülerinizi içeren bir video yüklüyor ve başlığı da şöyle atıyor: "DÜNYANIN EN ÇİRKİN KADINI!" 


Ekranda görünen yüz sizin yüzünüz, konu sizsiniz! Milyonlar sizin için linç mesajları yazıyor, sizi kınıyor aşağılıyor... Bu mesajlar çığ gibi büyüyor, ülke sınırlarını hızlıca aşıyor ve yoğun bir sanal zorbalığa maruz kaldığınızı anladığınız o korkunç anla yüzleşiyorsunuz.

Düşünmek bile kalbinizi kırmıştır bence.




Fakat Lizzie bu zorbalığın şok etkisini atlattıktan sonra yaşadığı durumun üzerinde bir kuş uçuşu gerçekleştiriyor ve utanması gerekenin kendisi olmadığının, etik dışı hareket eden kitlelerin utanması gerektiğinin farkına varıyor. Bu durumun hayatını mahvetmesine izin vermiyor. Yaşadığı zorbalığı güçlü duruşuyla bir fırsata çeviriyor ve bugün hakkında belgeseller çekilen Lizzie, DÜNYANIN EN CESUR KADINI! olarak anılmaya başlıyor. 

Peki bu mağduriyet hep bir fırsata dönüşüyor mu? 


Çocuklarda Durum Nasıl Seyrediyor?

Çocuklarda bu depremin hissedilen etkisi çok daha sarsıcı olabiliyor. 

https://kidshealth.org/

Pediatri uzmanlarınca kurulan ve yetişkinlik çağına ermemiş insanların sağlıkları konusunda toplumu bilgilendirmeyi amaçlayan bir organizasyon olan KidsHealth.orgağustos ayında bu konu hakkında ailelerin farkındalığını artırmak için bir bildiri yayınladı.



Bu bildiriye göre çocuğunuzun iştahıuykusu ve okul başarısı zaman zaman durumun alarmı niteliği taşıyor. Sürekli bir üzüntü veya korku halinde olmanın stresiruh halienerji düzeyi, çocukta uyku ve iştahla ilgili sorunlara yol açabiliyor. Siber zorbalıkla mücadele eden çocukların ve gençlerin konsantrasyon yetenekleri zarar görüyor ve okuldaki başarı oranları düşüyor. Dolayısıyla anlıyoruz ki çocukları gözlemlemek erkenden önlem almak için büyük önem taşıyor.


Çocuğu eleştirmeden, kızmadan ve büyük adımlar atmadan önce; birlikte hareket etmek ve ilk hedefin siber zorbalık krizini atlatmak olduğunu unutmamak gerekiyor. Çocuk bu durum içine girdiğinde paylaşacak biri aramaya başlıyor ve eğer ailesini yanında göremezse sonuçları korkunç olabiliyor.


0-18 yaş grubu için de bir örnek getirdim fakat ilgilenenler için link bırakmakla yetineceğim. Aşağıdaki şapkaya tıklayarak, altındaki vakayı inceleyebilirsiniz:


Akubra şapkalarından bir örnek

Siber Zorbalığa Karşı Ne Yapmalıyız?

Referanslardan yola çıktığımızda, ilk anda neler yapmak gerektiğini 7 adımda toparlayabiliyoruz aslında fakat vaka türlerine göre bu adımları artırmak tabii ki mümkündür.

1. Korkmayın, güvendiğiniz biriyle paylaşın, yardım isteyin:

Öncelikle sosyal medya platformları bunun için çoktan kendi önlemlerini almaya başladılar. Eğer bir ebeveynseniz veya zorbalıkla mücadelede zorlanan bir yetişkinseniz, aşağıdaki, mecralarının oluşturduğu rehberlere bir göz atmanızı tavsiye ederim. 



2. Zorbalığı şikayet edin: 

Bazen korkuyla ya da zorbalığa uğrayıp uğramadığımızdan tam emin olamadığımızda hareket yeteneğimizi kaybedebiliriz. Eğer zorbalığa, tacize veya incitici nefret söylemlerine maruz kalıyorsanız ya da öyle olan birini tanıyorsanız bu kurumlara şikayette bulunabilirsiniz: zorbaligiengelle.orgAlo 166


3. Uzaklaşın fakat depresyona teslim olmayın:

Gerçek hayatta pratiği olan bir olayda uygulanan zorbadan uzaklaşma yöntemleri, sanal dünyada da işe yarar. Zorbaları görmezden gelerek, yarattıkları etkiyi azaltmak mümkündür. Yapmak, söylemekten daha zordur. Bundandır ki uzmanlar, dikkatinizi başka yönlere kanalize edebileceğiniz aktivitelere yönelmeyi ve üzerinde durmamaya çalışmayı öneriyor.


4. Karşılık vermeyin:

Bir zorbaya karşı durmak bazen etkili olabilir ama kişiyi kışkırtması ve durumu tırmandırması daha olasıdır. Öneri ise şu; misilleme veya yanıt verme dürtüsüne direnin.


5. Engelleyin:

Size zorbalık yapan kişinin size erişimini tüm mecralarda engelleyin. Temas noktalarını kapatın.


6. Kanıtları silmeyin:

Uzmanlara göre mümkünse zorbalığın kanıtlarını saklamak gerekiyor. Çünkü gerekirse, kendinizi kanıtlamanıza yardımcı oluyor. Kötü e-postaları, metinleri veya içerikleri her zaman gördüğünüz yerde tutmak zorunda değilsiniz. Ekran görüntüsü olarak galerinizde bulunması yeterli olacaktır.


7. Güvenli internet kullanımına önem verin:

Hepimiz biliyoruz ki şifrelerimizi kimseyle paylaşmamamız gerekiyor, bunun yanında sık sık parolalarımızı güncellemek hayati. Bir de internette yayılım çok hızlı olduğu ve içeriklerin silinmesi bazen mümkün olmadığı için, paylaşım yapmadan önce iyice düşünmeye özen göstermekte fayda var.

Güvenli internet kullanımı yapabilmek için ve çocuklarınızı koruyabilmeniz için Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı rehbere de bir göz atmakta fayda olabilir:



Örnek Teşkil Eden Projeler

Toplum davranışlarına etkisi hiç de azımsanmayacak bir oranda seyreden iletişim sektörünün, konu hakkında farkındalık yaratmak üzerinde büyük rol oynadığını ve dozajını daha da artırması gerektiğini düşünüyorum. Bu sorun hayatımıza bir günde girmedi, yerleşmeye vakit bulacak kadar zaman alarak girdi, bir günde de çözümü mümkün değil elbette.


Fakat görüyoruz ki; kendini temsilde desteğe ihtiyaç duyan, zorbalığa uğrayan kesimlerin sesi olmak için hareket eden iletişimcilerin frekansı, farkındalık çığlığını kuvvetlendirdi ve bu çığlık mecralarca da duyuldu. Bu yüzdendir ki bugün yukarıdaki rehber listesini yapabiliyoruz ve bir çok yaptırımın hayata geçtiğine şahit oluyoruz. Bunlar umut verici. 

Fakat eylemde istikrar, sonuç almayı hızlandırır.


Özellikle siber zorbalığı merkeze alarak özelleşmiş bu hafta içinde, tüm markaları bir yakın markaja alalım ve kim neler yapacak diye sorgulayalım derim. Bu bize 2022'ye gelinceye kadar ne kadar yol kat edildiği hakkında naçizane bir çıkarım imkanı sunacaktır.

Geçmiş örneklerden en sevdiklerimi aşağıda sizinle paylaşıyorum, sizin aklınıza gelen başka kampanyalar olursa yorumlara bırakmayı atlamayın, beraber bakalım, inceleyelim.


Samsung





Rimmel London



Urban Decay



Anti Bullying Week-2022



Referanslar:



Uzun lafın kısası, öyle düşünüyorum ki bu toplumsal sorun, her yıl bir çok insanın ve yakınlarının hayatını derinden etkileyen ciddi ve üzerinde durulması gereken bir konu.


Dijital devrimler birbiri ardına gelirken, zihinsel ve psikolojik sağlığımızı travmalardan korumamız, yeni teknolojilerin iyi niyetli kullanımı ve gelecek nesillere doğru etik kodlarla aktarılması için büyük önem arz ediyor.


Gelişmelerin getirdiği etik açıklarını tedavi edebilmek için bu tür konuları ardımızda bırakmayıp üzerine daha sık eğilmemiz gerektiğini savunuyorum. 

Aynı fikirde miyiz, ne dersiniz?



İlginize teşekkür ederim.


Comments


bottom of page